BorgWarner geleceğe güvenle bakıyor
Ototeknikveri 27 Aralık 2017 01:44
Yakın zamana kadar BorgWarner bir dönüm noktasındaydı; firmanın elektrikli güç aktarım mekanizmalarına ne kadar yatırım yapacağına ve otonom otomobiller alanında rekabete girip girmeyeceğine karar vermesi gerekiyordu. Bu dönüm noktasını atlatan BorgWarner, otonom teknolojileri başkalarına bırakmaya ve tahrik sistemi çözümleri sunmaya odaklanmaya karar verdi.
BorgWarner CEO’su James Verrier, tedarikçi firma olarak güç aktarım mekanizmalarına odaklanmaya devam ettikleri sürece “kaybetmeyeceklerini” söylüyor.
Emisyonla ilgili devam eden tartışmalarda müşterilerle durumunuz nedir?
Üç – dört yıl önce bu konuda tarafsız durmaya karar verdik. Sadece güç aktarım mekanizmalarına odaklanıyoruz. Otomobil üreticileri ile çalışıyoruz ve ihtiyaçlarına göre onları yanmalı motorlar, hibrit sistemler ya da elektrikli motorlar konusunda destekliyoruz. Bu bizim için önemli bir büyüme kaynağı.
Elektrikli motorlara geçiş sürecini memnuniyetle karşılamaya devam edecek misiniz?
Bunu kabullendik. Geçmişte elektrikli motorlara geçişin ne kadar süreceği ve ne kadar yaygınlaşabileceği ile ilgili çok tartışırdık. Şimdi bu geçişin ne kadar süreceği bilinmese bile kaçınılmaz olduğu anlaşıldı ve konuşmak yerine yeni ürünler çıkartmak için çabalıyoruz. Son yıllarda buna odaklandık. Elektrikli otomobillerin dünya genelindeki payı %1 de olsa, %5 ya da %10 da olsa biz bu alanda ürünler çıkartarak ihtiyacı karşılayacağız. Hibritler için de aynı şey geçerli.
Dünya çapında otomobil satışları içinde tam elektrikli otomobillerin payı sizce ne kadar olur?
Genel kanı, 2023 yılı itibariyle yeni otomobil satışlarının %3 - %5 arasında bir kısmını tam elektrikli otomobillerin oluşturacağı yönünde.
Otonom otomobiller ve otomobil paylaşımı ya da ulaşım paylaşımı gibi uygulamaların yükselişi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Otonom teknolojiler, yolculuk paylaşımı ve bağlantılı otomobiller gibi konuları başkalarına bırakmaya karar verdik. Bu teknoloji ve uygulamaların ne kadar işe yarayacağını şu an için bilmiyoruz. Bildiğimiz şu ki, bütün bu bahsettiğimiz şeyler için yine taşıtlara ve bu taşıtların A noktasından B noktasına gitmesine ihtiyaç olacak. Teknoloji ya da trendler ne yönde gelişirse gelişsin bu taşıtların bizim tedarik ettiğimiz güç aktarım mekanızmalarını kullanmaları gerekecek. Bu ihtiyaçları içten yanmalı, hibrit ya da elektrikli tahrik sistemlerini dengeli oranlarda üreterek karşılamaya devam edeceğiz. Dolayısı ile kaybetmemiz mümkün görünmüyor.
Sizce 48 volt yarı hibrit sistemler Avrupa’da dizellerin düşüşüne bir alternatif olabilir mi? BırgWarner bundan bir fayda sağlayacak mı?
48 volt e-boosting teknolojisi ile yollardayız. 48 volt artık piyasaya girdi ve özellikle Avrupa’da büyümesini sürdürerek daha da yaygınlaşacağını düşünüyorum.
Bu hibritlerin pazar payı sizce ne kadar olur?
2027 yılı itibariyle hibrit piyasasının %60’ını yarı hibritlerin oluşturması bekleniyor.
Bu sizin turbo satışlarınızı azaltır mı?
Geçmişte mesele hibrit mimarisi ya da küçültülmüş turboşarj arasında seçim yapmaktı. Artık ikisi de önemli. Hibrit araçlarda doğal emişli motorlar kadar turbo motorların da oranının arttığını hatta doğal emişlilerin üzerine çıkmaya başladığını görüyoruz. 2027 yılı itibariyle hibritlerin %50’den fazlasının turboşarjlı olması bekleniyor.
Avrupa’da dizelin geleceği nedir?
Dizelin pazar payının düştüğü bir noktadayız. Henüz dibe vurduğumuzu düşünmüyorum. Yeni otomobil satışlarında dizelin payı %50’lerden %40’lara düştü. En fazla nereye kadar düşer bilmiyoruz. Muhtemelen %30’ları görürüz.
Sizi en çok zorlayan şey nedir?
Her gün BorWarner’de yeni bir ürün çıkartıyoruz, her gece bunun heyecanıyla yatağa gidiyor, her sabah bunun heyecanıyla uyanıyoruz. Bunu her gün yaptığınızda her bir ürünün başarılı olmasını istiyorsunuz, çoğunlukla da öyle oluyor. Ayrıca, teknoloji çok hızlı ilerliyor ve bu motor teknolojileri için de geçerli. Buna ayak uydurmak bizim için çok önemli. En ufak bir yeniliği bile gözden kaçırma ya da başkasına kaptırma lüksümüz yok.
Bu alanlarda ne kadar başarılısınız?
Çok iyi gidiyoruz, bu yüzden içim rahat. Yine de tedbiri elden bırakmamak gerek. Şanslıyım çünkü benden bile daha endişeli ve titiz bir ekibim var, bu da iyi bir şey.
Gerçekten her gün yeni bir ürün çıkartıyor musunuz?
Evet, çoğu zaman. Bazen bu sadece ufak değişikliklerden geçmiş ve eskisi ile oldukça benzer bir ürün olabiliyor, bazen de tamamen yeni nesil bir ürün oluyor. Bazen yeni müşterilerimiz için bir şey geliştiriyoruz ya da yeni bir teknoloji çıkartıyoruz. Özetle her gün bir yenilik var. İşe yeni başladığım zamanlarda her iş günü yeni bir ürün çıkartırdık, şimdi ise Cumartesi ve Pazar günleri bile yeni bir ürün üzerinde çalıştığımız oluyor.
Bu sektör hiç uyumuyor değil mi?
Gerçekten öyle. Sektörün içinde büyüyen benim gibi kişiler yeni bir ürün çıkartmanın zorluklarını, müşteri onayları, tasarım, test, tasdik, tedarikçilerin hazırlanması, donanımın hazırlanması gibi süreçleri iyi bilirler. Bunu her gün yapıyoruz.
Üstelik hata payınız da çok az değil mi?
Evet, hata yapma şansımız yok. Bu yüzden işimize çok iyi odaklanmalıyız.
Diğer sektörlerden sizi örnek alan oluyor mu?
Sektör gerçekten çok canlı, sadece biz değil diğer tüm firmalar da hemen hemen her gün yeni bir ürün sunuyorlar. Elbette geri çağırmalar olduğunda biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Yine de, sektörde her gün kaç parçanın üretildiğine ve piyasaya sürüldüğüne bakarsanız bu çok etkileyici. Sistemimizden gurur duyuyoruz, çok sağlam ve tam olması gerektiği gibi.
İşinizi doğru yapmanın ödülü nedir?
Müşterilerimiz eğer bize tamamen güvenmiyor olsalardı yeni işler vermeye devam etmezlerdi. Orta ya da yüksek bir tek haneli rakamlı yıllık büyüme yakalamak için her yıl 500 – 600 milyon dolarlık yeni iş almamız gerekiyor. Yeteneklerimize güvenilmese her yıl bu miktarda iş alamazdık. Eğer büyümüyorsanız bunun altında bir neden vardır.
Mesela ne gibi bir neden olabilir?
Ya doğu teknolojiye sahip değilsinizdir ya da doğru lansman performansınız yoktur.
Peki ya fiyat?
Rekabet edebilir bir fiyatınız olmalı. Biz bu konumdayız.
Çelik fiyatındaki yükselme sizi olumsuz etkiledi mi?
Evet biraz etkilendik ancak çok değil. İdare edebileceğimiz bir maliyet artışı oldu. Çelik fiyatları her zaman düşüyor ya da çıkıyor, müşterilerimiz de bunu biliyor ve anlaşmalarımız buna uygun şekilde oluyor.
Hükümetlerle emisyon konusunda tartışmalarınız olduğunda ne mesaj veriyorsunuz?
Hükümetlere mesajımız her zaman teknolojiye karşı tarafsız olmaları. Onların odaklanması gereken belli tüketim ve emisyon değerleri, bu değerlerle ilgili hedefleri tutturmak için gerekli teknoloji çözümlerini bize bırakmalılar. Kaybeden ve kazanan taraf seçmemeliler. Bir çok kişi “Dizel kötü” diyecektir. Eğer doğru şekilde kullanıldığında dizel gereklilikleri karşılıyorsa hatta bazı teknolojilerden daha temizse neden kötü olduğunu söyleyelim ki?
Otomobil üreticiler otonom teknolojilere, bağlantılı otomobillere ve elektrikli otomobillere odaklandıkça tedarikçiler güçleniyor mu?
Kendimizi son kullanıcının önüne çıkartmak, otomobil markalarının önüne geçmek gibi bir derdimiz yok. İnsanların otomobil bayilerine girip “Bir SUV otomobil istiyorum ama içinde mutlaka BorgWarner tahrik sistemi olsun” diyeceklerini sanmıyorum. Bu kadar tüketici odaklı olmayacağız.
Tedarikçilerden daha fazla şey istenecek mi?
Otomobil üreticileri otonom teknolojiler ve yolculuk paylaşım uygulamaları gibi şeylerle uğraşıyor. Benim gördüğüm, pek çok müşterimiz kendi kontrol etmeleri gereken şeyleri ve bir iş ortağından isteyebilecekleri şeyleri dikkatle seçiyorlar. Otonom sürüş ya da bağlantı teknolojileri gibi şeyleri kolayca dışarıdan tedarik edemezler. Bu gibi yeni teknolojileri kendi bünyelerinde geliştirirken tahrik sistemleri için ise giderek daha fazla bizim gibi iş ortaklarına ihtiyaç duyuyorlar. Önümüzdeki yıllarda rolümüzün biraz daha önem kazanacağını düşünüyorum.
Bir örnek verebilir misiniz?
Bazı yurt içine çalışan Çinli otomobil üreticileri elektrikli otomobil üreteceklerini ancak tahrik sistemlerini bizim üretmemizi istediler. Biz de kabul ettik ve tüm tahrik sistemlerini karşılıyoruz. Bu bölgeye göre biraz değişiyor. Örneğin Avrupa’da yüz yıllık deneyimi olan büyük otomobil markaları var ve bunlar bazı şeyleri tamamen kendileri üretebiliyor ya da sadece küçük bir kısmını tedarikçiden karşılıyorlar. Elektrikli otomobiller yaygınlaştıkça otomobil markalarının kendi içlerinde daha çok yeni teknolojileri geliştirmeye odaklanıp tahrik sistemlerini ise giderek artan oranda bizden temin edeceklerini düşünüyorum.
Dizeldeki düşüş Avrupa’da üretiminizi ne kadar etkiledi?
Bizim için sadece küçük bir değişiklik. Dizel turboşarjları üreten fabrikalarımız artık bunun yerine benzinli turboları üretiyor. Donanım ve üretim hattı bakımından pek fark yok. Daha çok dizellerde kullanılan EGR (egzoz gazı resirkülasyonu) valfi ya da EGR soğutucusu için de durum aynı. Dizellere özel ürünler ürettiğimiz bazı alanlar var ancak bu genel üretimimizin büyük bir kısmı değil. Bu kapasiteyi hibrit ya da elektrikli ürünlere yönelteceğiz. Hibrit ve elektrikli otomobillere yönelik ürünler sayesinde, dizelin düşüşünden olumsuz etkilenmediğimiz gibi, fabrikalarımızın kapasitesini artırmamız dahi gerekecek. Yeni fabrikalar açmaya da devam edeceğiz.
Avrupa’da mı?
Avrupa’da büyümemizi sürdürüyoruz ancak asıl önemli büyümemiz Çin’de ve yeni fabrikalar da buraya inşa edilecek. Kuzey Amerika’da da kapasitemizi artıracağız.
Piyasayı genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? 2017 yılı Borgwarner için nasıl geçti ve 2018’den beklentileriniz neler?
2018 hakkında konuşmak için henüz erken ancak 2017’de dünya çapında piyasalar durağandı, Çin’de ve Avrupa’da küçük oranlarda da olsa artan satışlar Kuzey Amerika’daki düşüşü telafi etti. Yıl ilerledikçe Avrupa’da durum biraz daha düzeldi. Çin yerinde saydı, Amerika ise biraz daha zayıfladı. BorgWarner ise üretimini %6 - %7 artırdı.
Son Güncelleme : 31 Aralık 2017
